Lowe Istanbul THY ad 2014

Türk’ün Hayalleri Türkiye’nin Hâlleri

ibrahim şamil
3 min readMar 2, 2017

--

Tarihin Doğudan Batıya en hızlı biçimde göç eden kavmi olan biz Türkler, değişime uyum gösterme konusunda çok yetenekliyiz. Gündelik hayatta, teknolojik alışkanlıklarda, yeni yasal düzenlemelere adaptasyonda, mesela sigara yasağında; geçmişe gidersek alfabe değişikliğinde, kılık kıyafette, ezanın Türkçe okunmasında ve sonra yine aslı gibi okunmasında vs. nasılda bir çırpıda kabulleniverdiğimizi düşünsenize…

Gerçi değişimi kabullenme alışkanlığımızın kökeninde, yukarıdan aşağı müdahalelerin rolünü inkâr edemeyiz. Devlet bizde her şeydir. Baba sıfatını yakıştırmamız boşuna değildir ona. Bir baba besler, korur, kollar, yetiştirir, ilgilenir ama emreder aynı zamanda, döve de bilir. Olsundur. Babadır, sever de döverde…

Hâkim devlet algısı dolayısıyla kamu otoritesine duyulan korkuyla karışık güven tipik bir Türk tavrıdır. Askerin bunca önemsenmesi de genetik bir alışkanlık ya da bir tür savunma refleksinden ziyade birey olarak kendini ortaya koyma imkânları fazlasıyla kısıtlanmış vatandaşların otorite arzusundan kaynaklanmaktadır.

Peki, bu pek de sağlıklı sayılmayacak durumu eleştirmesi ve alternatifini ortaya koyması gereken aydın kesim ne âlemdedir?

Statues outside Anıtkabir, the mausoleum of Mustafa Kemal Atatürk in Ankara, Turkey, May 19, 2009 (Trevor Pritchard)

Kendi gerçekliğini hafife almak Türk aydınının en büyük zaafıdır. İçinden çıktığı toplumun değer yargılarını küçümseyen, bu sebeple onları anlamak için çaba sarf etmeyen bu tip, hemen her yerde karşımıza çıkar. Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet devrinin aydınlarının görünüşte ilerici ama milletine karşı karamsar yaklaşımı bütün bir modernleşme tarihimize damgasını vurmuştur. Okuryazar takımının bu kötümser tutumu alttan alta özgüveni zedelenmiş bir millet olarak yaşamaya çalışmamızın sebeplerinden biridir. Her şey berbattır bu ülkede, işler hep kötü gitmektedir, beceriksiz ve kabayızdır, oysa Batı öyle midir ya, adamlar metrolarını bile 100 yıl önce yapmıştır, her yer tertemizdir ecnebi memleketlerde, insanlar medenidir vs.

Bizde muhafazakârlık oldu olası yanlış anlaşılıyor. Korumak, kollamak gibi… Hâlbuki Türkiye’de milletin refahını artıran, milletle devleti ast-üst, amir-memur, elit-reaya ayrımından kurtaran hep muhafazakâr siyasi ekoller olmuştur. Onları, bu arada mevcut iktidarı bunca muteber kılan vasıfları, çoğu zaman milletin değer yargılarıyla çatışmamalarından ibarettir. Yoksa bu ekollerin yerinde saymak veya geçmişe özlem türünden gerici bir tavır olarak eskiyi muhafaza etmek peşinde olmadıkları o kadar açıktır ki…

CHP’nin halktan kopuk elitist tutumu, sosyalist partilerin toplumsal değer yargılarıyla kör gözüne parmağım çatışması ve özellikle din karşıtı duruşları, Türkiye’de sola esaslı işler yapmanın kapılarını kapatmıştır. Zaman ve zeminin her yönden elverişli olduğu 1960 sonrası bir türlü Türkiye’ye özgü gerçekliğini konumlandıramayan sosyalist çizgi, parçalanıp, atomize olarak gündemden düşmüştür. Solun yapamadığını ağır aksak da olsa muhafazakâr siyasi ekoller gerçekleştirmiştir.

Memlekette ekonomik ve kültürel manada pek çok gerçekçi atılımın arkasında yerli duruş sergileyebilen, dindar yahut değilse bile dinle ilişkisi tutarlı; bu arada dünya ile irtibatını kaybetmemiş kimselerin bulunduğunu görürüz. Esasen bizi dünyanın nazarında değerli kılan da özgünlüğümüzü ortaya koyan bu tavırdır.

Sıradan bir dünyalı olmakla Türkiyeli bir dünya vatandaşı olmak hakeza sıradan bir devlet olmakla vizyon sahibi bir dünya devleti olmak arasında dağlar kadar fark vardır ve ne mutlu neslimize ki böyle olmayı gerek iş aleminde gerek politikada beceren bir güruh çoğalmaktadır.

--

--

ibrahim şamil
ibrahim şamil

Written by ibrahim şamil

editor, instructor, communication sciences phd candidate

No responses yet